Antalya Hipnoz & Hipnoterapi
Antalya Psikiyatri, Psikoterapi ve Danışma Merkezi
Psikiyatrist - Psikoterapist
Uzm.Dr. Emine Filiz ULUHAN
0242 311 44 33
 

»KRONİK AĞRI TEDAVİSİNDE HİPNOZ


Kimyasal anestezi henüz geliştirilmeden önce, Hindistan’da hipnozu büyük cerrahi ameliyatlarda uygulayarak başarılı sonuçlar alan İskoçyalı Doktor Esdaile, 1800’lü yılların sonunda hipnozun ağrı kontrolünde kullanımını kayıtlara geçiren ilk kişidir.

Daha sonraki yıllarda Sacerdote, Edwin, Domangue ve Margolis gibi hekimler yanıklı hastaların ağrılarının azaltılmasında ve kansere bağlı kronik ağrıların tedavisinde hipnozun etkinliğini gösteren yayınlarda bulunmuşlardır.

Hilgard ve Barber 1975 ve 1977 yıllarında iki çalışmada ölümcül kanser hastalarının %50’sinde, diş hastalarının %95’inde hipnoz ile ağrı kontrolünün sağlandığını bildirmektedir.

1980’li yıllarda kanser, spastik barsak hastalıkları, tansiyon kökenli baş ağrıları, ağız ve çene hastalıkları, kronik bel ağrıları ve fibromiyaljilerde hipnoz ile ağrı kontrolü için değişik otörler tarafından yapılan birçok çalışmada istatistiki olarak anlamlı neticeler alınmıştır.

Migrendeki baş ağrılarının da hipnoz ile tedavi edilebildiğine dair birçok yayın mevcuttur.

Yapılan çalışmalarda ağrının azalması aşikâr olmakla birlikte, ağrı azaltımının hipnozdan mı, yoksa hipnoza bağlı fakat hipnoza özgü olmayan hipnotik uygulamaların sonucu olan etkilerden mi kaynaklandığı henüz bilinmemektedir. Burada muhtemelen depresyonun hafiflemesi, uyku düzeninin sağlanması gibi faktörlerinde rolü söz konusudur.

Hipnoz ile tedavide dikkatin ağrıdan uzak noktalara kaydırılması; dikkati başka tarafa çekme, hayal kurma, sözel yeniden etiketlendirme, rol yapma, atfetme  (yöneltme, çevirme), kaygı azatlımı, unutma ve inkâr gibi kişilerarası süreçleri veya kendiliğinden oluşturulmuş bilişsel ve davranışçı yöntemleri içerir.

Hipnozun kişiye psikolojik, bilişsel psikososyal süreçleri değiştirme ve kendi isteğiyle farklı bilinç düzeylerine erişim sağlama yetisi kazandırma özelliği tedavi sürecinde etkili olmaktadır.

Yüksek hipnoz kapasitesine sahip hastalar tedaviden daha çok fayda görürler.

Akupunktur ile hipnozu ağrı tedavisinde kıyaslayan bir çalışmada, akupunktur ile ağrı azatlımı yüksek ve düşük düzeyde hipnotize edilebilir hastalarda aynıyken, yüksek düzeyde hipnotize edilebilir hastalarda ağrıya yanıt hipnozda, akupunktura göre daha iyi olmuştur.

Hipnoz fikri hem terapistte hem de hastada tedavi açısından olumlu bir beklenti yaratır. Olumlu beklentiler tedavilerde her zaman olumlu sonuçlar verir.

Kronik ağrıdan şikâyetçi olan birçok hastada, ağrının şiddetti, hastalığın şiddeti veya yaranın derinliği, büyüklüğüyle orantılı değildir. Ağrının algılama derecesinde psikolojik veya duygusal faktörler belirleyici olabilmektedir. Nasıl ki, birçok oyun sırasında düştüğünde oyuna devam etmeye karar vermeden önce çevreyi kollayarak anne-babanın merhamet ve sevgisini arar, erişkinlerde de kronik ağrıların tedavisinde ikincil kazançlar tedavinin başarısında önemlidir. Migren ağrısını eşinden ilgi görmek için besleyen bir kadın veya bahçedeki otların temizlenmesinden bel ağrısı sayesinde kurtulan bir erkek, ikincil kazançlara örnek verilebilir. Depresyon ve ikincil kazanımların varlığı hekim tarafından iyi değerlendirilmeli, hipnoterapi ve psikoterapi sürecinde özel önem verilmelidir.

Aniden bütün ağrılarınız kaybolsa hayatınızda ne gibi değişiklikler olur? İyileşmek istiyor musunuz? Ağrınızın yarı yarıya azaltılması sizi mutlu eder mi? Daha iyi olmak için daha çok çalışmaya hazır mısınız? Gibi sorulara alınacak yanıtlar, gerçekçi beklentiler ve ikincil kazançların varlığı konusunda terapiste yol göstericidir.

Ağrının hangi koşullarda ve ortamlarda olduğu (sıcak, soğuk, otururken, yatarken, ders çalışırken v.s) ve ağrının çizimi dediğimiz şeklen tarifi hipnozun planlanmasında önemlidir.

Hipnoterapideki birçok tekniğin temelinde hastaların bedensel duyumlarını, özellikle de acıyı kontrol etmede yetkin olduklarını keşfetmelerine yönelik uygulamalar yatar. Hayal kurma, rahatlama ve kendi kendine hipnoz (otohipnoz) terapinin kapsamındadır.

Bir hastanın ağrıya karşı tepkisini kişilik yapısı, kültürel geçmişi, önceki deneyimleri, ilgili organın önemi ve fiziksel şartlar gibi birçok faktör etkilemektedir.

Ağrının psikolojik ve duygusal sonuçlarını dikkate almadan, sadece fiziksel kısmına odaklanmak doğru değildir. Sosyal konularında ağrı tedavisinde göz önünde tutulması en iyi neticeyi verir.

Ağrının değerlendirmesinde genel olarak kabul gören ölçü, Visal Analoque Scale (VAS) denilen görsel analog ölçüttür. Ayrıca 3 ana kategoride tanımlanır.

a)Duyusal: Zonklama, yanma, kramp gibi.

b)Duygusal: Bulantı verici, korkutucu, görme bozukluğu yapıcı gibi.

c)Değerlendirici: Sinir bozucu, dayanılmaz, berbat, çok kötü gibi.

Hastanın ağrıyı tariflediği terimler, acının şiddetini ölçme ve değerlendirmede çok önemlidir. En önemlisi de duygusal hislerdir.

Hipnoz ile ağrı tedavisinde, hastanın kullandığı terimler hipnoz seansında yol göstericidir. Sinir hasarından kaynaklanan bir ağrı keskin, batıcı ya da şimşek çakar şekilde tarif edilirken, zona sonrası gelişen ağrı soğuk ateş, yanan buz gibi tariflerle ifade edilebilmektedir.

Ağrının yakıcı tarzda ifade edildiği durumlarda hipnozda serinletici telkinler, soğukluk, hissizlik gibi tarif edilen ağrılarda sıcaklık hissi veren telkinler tedavide önemlidir. Buna benzer şekilde hastanın betimlediği birçok tarife göre hipnoz yönlendirilir.

Ağrının devamlı veya aralıklı olup olmadığı, pozisyondan etkilenip etkilenmediği de hipnoterapiste yol göstericidir.

Stres kaynaklı gerilim baş ağrıları genelde başın etrafında sıkıca bağlanmış bir şey varmış gibi bir baskı yaratır. Hipnozda gevşetme, rahatlama telkinleri sıklıkla çözümü sağlar.

Özellikle kronik ağrıların psikolojik etkileri büyüktür. Hastada depresyon, endişe ve korku yaratır. Kronik ağrıdan yakınan bir hastaya “sonuçta bu sadece ağrı, seni öldürmez ya”, “bu ağrıyla yaşamaya alışmalısın” gibi bir yaklaşım son derece yanlıştır. Yaşlı hastaların kireçlenme, bel fıtığı gibi kronik ve tekrarlayıcı ağrılarında hipnotik telkin ve hipnoterapilerin faydası büyüktür.

Nalokson, morfin antagonisti dediğimiz, morfinin etkilerini yok eden bir maddedir. Morfin ile ağrıları dindirilen hastalara nalokson verildiğinde, morfin etkisi kaybolduğundan ağrıları tekrar başlar. Yapılan bir çalışmada hipnoza giren grupta nalokson verilmesine rağmen analjezi etkisi devam etmiş, hipnoza girmeyen grupta analjezi etkisi kaybolmuştur. Bu çalışma hipnozun ağrı tedavisindeki etkisini desteklemektedir.

Hipnoz çoğu kez doğrudan analjezik etki gösterirken, bazı olgularda da sakinleştirici (anksiyolitik) yerine geçerek ağrıyı tolere etme kapasitesini arttırmakta ve duyusal acıyı azaltmaktadır.

Hipnoz ile tedavi yöntemleri kişinin hipnotik yetilerine göre uyarlanmalıdır. Hastanın ilgi alanlarına, becerilerine ve motivasyon seviyelerine bağlıdır.

Hipnotik ağrı azaltıcı süreçler diş tedavisi gibi kısa süreli ağrılarda, doğum ve ameliyat gibi daha uzun süreli ve biteceği bilinen durumlarda ya da yanık ve kanser vakaları gibi uzun dönemli ağrılı durumlarda kullanılabilir.

Ağrının psikolojik ya da organik sebepli olmamsı, hastanın hipnoza inancı, sekonder kazanç varlığı veya yokluğu, hastanın iyileşme motivasyonu, terapist ile hasta arasındaki güven ve uyum, hastanın kendini hipnotize etmeye razı olması ya da olmaması tedaviyi etkileyen faktörlerdir.

Hipnoterapide ağrıyı hafifletmek için kullanılan teknikler bastırma, inkâr, yer değiştirme gibi psikolojik savunma mekanizmalarına dayanır. Böylece ağrılı bulguların yerine başka bir şey koyulabilir.

Hipnoz ile ağrı kontrolü için bazı teknik ve telkinler kullanılır.

1)Hastalara verilecek derin rahatlama telkinleri, ağrının yanında gelen endişeyi hafifleterek ağrının azaltılmasında büyük rol oynar. Orman, deniz kenarı, çiçekli bir bahçe gibi hoş ve doğal ortamların görsel ve duyusal imajlarla betimlenmesi ile bu telkinler güçlendirilir.

2)Hipnoz altındaki hastaya, tam uyanıklık durumuna döndüklerinde ağrıyı hissetmeyecekleri ve ağrının geri gelmeyeceğini belirten doğrudan telkinler verilebilir.

3)Bazen ağrının asıl olduğu yerden daha az etkisinin olacağı başka bir vücut parçasına naklini sağlayacak telkinler gerekebilir.

4)Hipnoz, ağrı hislerini daha kolay tolere edecek bir hisse değiştirmek için kullanılabilir. Şiddetli bir ağrı hoş bir karıncalanma ya da bir sıcaklık hissi gibi algılatılabilir.

5)Hastaya ağrıyan bölgeye lokal anestezik uygulandığı telkini verilebilir.

6)Hastaya hipnoz altında geriye giderek, ağrısız ve sağlıklı dönemlerine götürme ve döndüğünde tekrar yine o sağlıklı zamandaki gibi hissedeceksin şeklinde verilecek telkinler de oldukça etkilidir.

7)Hipnotik zaman değiştirme telkinleriyle rahatsızlık hissedilmeyen zamanları uzatmış, ağrı hissedilen süreleri kısalmış gibi göstermek mümkündür.

8)Hipnotik telkinlerle, hastanın ağrıyı hayal gücünde yöneterek, görsel bir imaja çevirmesini sağlamak çoğu kez etkili bir tedavi yöntemidir.

Sonuçta hipnozla ağrı tedavisi ve ağrı kontrolü mümkündür. Önemli olan alttaki patoloji saptanmadan hipnoz ile ağrının bastırılmaması, başka bir yöne kanalize edilmemesidir. Hekim kontrolünde olmayan uygulamalardan kaçınmalıdır. Temeldeki hastalık saptanmadan ağrının kesilmesi, hastalığın ilerlemesine yol açabilir.