Antalya Hipnoz & Hipnoterapi
Antalya Psikiyatri, Psikoterapi ve Danışma Merkezi
Psikiyatrist - Psikoterapist
Uzm.Dr. Emine Filiz ULUHAN
0242 311 44 33
 

HİPNOZ, HİPNOTERAPİ NEDİR?


Hipnoterapi, fiziksel hipnoz uygulaması ve hipnoz altında ortaya çıkan hipnotik proseslerin tedavi veya davranış değişikliği oluşturmak amacıyla kullanılmasıdır. Özünde hipnoterapi hipnoz olayını kapsar ama her hipnoz, kesinlikle hipnoterapi anlamına gelmemektedir. Dolaylı olarak saf olarak hipnoz uygulamayı bilmek ve uygulamak hipnoterapi yapabilmek anlamına gelmez. İlgili-ilgisiz,yetkili-yetkisiz bir çok meslek grubunun el attığı ve her derde deva gibi gösterilip reklamlarının yapıldığı hipnoz özellikle ülkemizde ticari amaçlarla kullanılabilmektedir.Unutulmamalıdır ki hipnozun tedavide kullanımı psikiyatrist ve klinik psikologlarla sınırlıdır.Terapistiniz psikolojik tedavinize destek amacıyla uygun sorunlarda hipnoz ve hipnoterapiyi size önerebilir.

Hipnoterapist Kimdir?

Danışanlarının doğru psikolojik yapıyı kazanması amacıyla hipnozu araç olarak kullanan terapist hipnoterapist olarak adlandırılır. Hipnoterapist, hipnoz esnasında danışanın gerçek hayatta gözlenen psikolojik yapısına bilinçaltı hangi davranışlarının rolü olduğunu tespit eder ve çözümler.
Bir başka tarife göre hipnoterapist, motivasyonu arttırmak veya davranış biçimlerini değiştirmek, geliştirmek, düzenlemek için danışana hipnotik durumu yükleyen kişidir.
- Hipnoz, psikotik-psikiyatrik rahatsızlıkların terapisinde destekleyici bir yöntem olarak kullanılmalıdır.
- Kuru kuruya tek başına hipnoz asla tedavi yöntemi değildir, tek başına kullanılması tıbbitedavide bir şey ifade etmez.
- Eğitimli ve tecrübeli ellerde hipnoz altındaki uygun telkinler ve çeşitli psikoterapötik  yaklaşımlar asıl tedavide rol oynar.
 
  • Stresle başa çıkma
  • Sıkıntı ve kaygılardan kurtulma
  • Sigara, alkol ve madde bağımlılığından kurtulma
  • Yeme ve iştah bozuklukları, kilo problemleri
  • Her türlü fobiden kurtulma (yükseklik, uçak vs.)
  • Cinsel işlev bozuklukları
  • Psikosomatik rahatsızlıklar
  • Disosiyatif bozukluklar

-  Ayrıca ağrısız diş tedavileri, hatta çeşitli major cerrahi operasyonların anestezisiz olarak,Hipnozla yapıldığı dahi mümkün olabilmektedir.

-  Diabet, baş ağrıları, egzema, alerjik astım, migren, kanser türlerinde olumlu etkileri görülebilmektedir.

-   Hipnozun temelinde telkin yatar. Telkinde oluşan hipnoz tablosundan yine telkinle çıkılır.


 - Hipnozdan uyanamama gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Hipnoterapist uyandırmasa bile bir müddet sonra trans hali sığlaşır,  hafifler ve kendiliğinden kaybolur. Uzayan hipnozlarda kişi bir süre sonra normal uykuya geçerek trans halinden çıkar ve yine  uyanır.Gürültü ve ani sıcaklık değişimleri de spontan olarak trans halini kesmektedir.

-  Hiç kimse hipnoz altında normalde istemediği, yapmayacağı, yaptığı veya söylediğinde daha sonra pişman olacağı hiçbir söz veya  davranışı yazmaz. Hipnoterapist hastanın istemediği konularda ısrarcı olursa trans hali spontan olarak hafifler ve bir süre sonra trans  hali kendiliğinden sıfırlanır. Bu durumun tek istisnası bazı sedatif-hipnotik ilaçlarla yapılan hipnoz uygulamalarıdır. İlaçla yapılan bu hipnoz  narkoanaliz olarak adlandırılır. Bu uygulama yasal ve etik değildir. Çeşitli ülkelerde özellikle sorgulamalarda gayri yasal olarak uygulandığı   bilinmektedir.

-  Alzheimer, demans, çok yaşlı, küçük çocuklar, ağır akıl hastaları ve zeka özürlüler hariç herkes hipnotize edilebilir.

Bilinç- Bilinçaltı

“Zihin olduğu yerden cehennemi cennet, cenneti cehennem yapabilir.”   JOHN MİLTON
“Ruhsal bir hayal gücü vardır. Bu güç, hastalıkları oluşturabileceği gibi, var olan rahatsızlıkları da ortadan kaldırabilir. Beden, ruhsal hayal gücünün emirlerine itaat etmek zorundadır.”  İBN-İ SİNA
-Çeşitli hastalıkların kaynağının bilinçaltında yattığını ilk kez, psikoanalitik kuramının kurucusu Avusturyalı nörolog Sigmund Freud (1856 - 1939) ortaya koymuştur.
-İsveç’li psikiyatrist Carl Gustav Jung (1875 - 1961) ise, zihnin spiritüel ve tanrıyla doğrudan bağlantı sağlayan bölümünü üst bilinç olarak tanımlamıştır. 
-Duygularımıza kılavuzluk edip, zihnin deposu işlevi gören bilinçaltımız bir bilgisayar gibi çalışır. Zihnimiz gördüğümüz ve yaşadığımız her şeyi anımsar, hisseder ve depolar. Depolanan bilginin yeniden çağrılması, çağrılan bilginin pozitif yönde işlenmesi hipnoz, hipnoterapi, psikoterapi yöntemleriyle sağlanabilmektedir.

-Bir bilgisayar tüm bilgiyi nasıl sayısal-metrik bir sistemle depolayıp işliyorsa, tüm duygularımız, deneyim ve yaşadığımız olaylar da bir ses ya da bir imaj, hayal şeklinde zihnimizde depolanmaktadır. Ortalama bir insan beyni 100 trilyonun üzerinde imaj kapasitesine sahiptir.

-Bilinçaltı asla uyumadan, dinlenmeden, her zaman görevini mükemmel olarak yapmaktadır. Vücudumuzun tüm hayati işlev ve fonksiyonlarını kontrol etmekte, olumlu-olumsuz düzenlemektedir.

-İzleme, deneyimleme, eğitim yoluyla elde ettiğimiz öğrenme yetimizde, zihnin en önemli işlevi nedenselleştirmedir. Bunun yanında objektif duygularımız zayıflayıp, etkinliğini yitirdiğinde subjektif zihnimiz insiyatifi ele alır. 

-Düşünceler bilinçli zihinden bilinçaltına doğru beyin hücreleri tarafından bir film gibi aktarılmaktadır. Yaşayarak elde ettiğimiz her türlü bilgi işlevsel hale getirilerek sorunlarımızı çözecek enerji ve cesareti oluşturmaktadır.

-Bilinçaltı uykudayken, koma halindeyken, bilinçsizken, alkol ya da ilaç aldığımızda bile uyanıktır.

-Bilinçaltımızın ana işlevlerinden biri bizi tehlike ve zararlardan korumaktır. Rahatsızlık durumunda sistem tersine işleyerek bizzat hastalığa hatta kendini mahvetmeye neden olabilmektedir.

-Bilinçaltımız yeni düşünceler, fikirler, icatlar, iş, plan ve yetenekleri, buluşlar ve doğa bilgilerini edinmemize yardımcı olan zaman ve uzayın ötesinde sonsuz bir bilgiye sahiptir.

-Bilinçaltı ilk bilgiyi olduğu gibi ham haliyle almaya eğilimlidir. Eğer herhangi bir durumda kendinden şüphe duyup, olumsuz düşünülürse pozitif düşünce akımı engellenir, başarısız olunur. Sonuçta oluşan pozitif veya negatif enerji hayattaki başarı ve başarısızlıkların ana nedenidir.

-Eğer bilinçaltına hatalı bir kavram gönderilirse, bununla baş etmenin yolu toparlayıcı, destekleyici ve olumlu, pozitif davranışlar geliştirmektir.

-Olumluya yönelebilmek için olumsuz düşünce ve kararlar hayal etmemeli, mutlu bir son düşünmelidir.

-Dualar ve inançlar da bilinçaltına kabul edilebilir. Doğru olduğuna inanılan düşünce kendi kendini gerçekleştirecektir. İyileşmez denilen bir çok kanser hastasının moral ve pozitif düşünce ile iyileşebilmesi bağışıklık sistemimizin bilinçaltımız tarafından olumlu yönde uyarılmasıyla gerçekleşmektedir.

-İnanç sistemleri de spiritüel ve zihinsel gelişimimizde ana faktör olarak rol almaktadır. M.Ö 500’lü yıllardaki Buda öğretilerinde dahi bu bilgilerden söz edilmektedir.

Aslında hayatın her anında pozitiften çok negatif enerji üretilir. Çevrede görülen her şeyin zihinde bir etkisi olur ve programlanana kadar derinlerde kalır.

-Bilinçaltı sadece bugünü değil, geçmişi de barındırmaktadır. Yaşamı olumsuz etkileyen bilinçaltındaki anılar bilimsel hipnoz çalışmaları ile günyüzüne çıkarılarak, geçmiş yaşamdan gelen sorunun bulunması ve psikoterapi yardımıyla çözülmesi sağlanır. Sorunun nedenine ulaşılırsa, problem aniden yok olacaktır.

-Bilinçaltı asla yaşlanmaz, zaman kavramından uzak ve sonsuzdur.

-Bilinçli zihin hipnoz-otohipnozla, yaratıcı hayal gücü ve olumlu çatışmalarla yaşamın her alanına denge, uyum, huzur, sağlık, mutluluk, başarı getirme kapasitesindedir.